Manavgat Masör Bayan – Mutlu Son

Manavgat Masör Bayan

Manavgat Masör Bayan Çok zekice bir neden ileri devam etmiştü, bulunduğum yer bekâret şeklinde çabuk bozulabilecek bir malın güvenle saklanması için fazlaca tehlikeliydi. Sunulacağım Pazar için beni giydirip kuşatma işi Phoebe’ye bırakılmıştı, giysilerimle kendimi bir an önce aynada görme sabırsızlığım haricinde her şeyin eksiksiz yerine getirilmesi için iyi değil, muhteşem bir çaba harcadı Phoebe. İş bitip de aynanın karşısına geçince kendimdeki değişiklikten duyduğum çocukça neşeyi gizlemeyecek kadar yalın ve yapmacıksızdım. Aslında bu değişiklik hiç de iyi olmamıştı köylü giysilerimin derli toplu, mütevazi rahatlığı içinde, yabancılığımı gizleye-mediğim bu süslü kıyafetler içinde olduğumdan çok daha güzel görünüyor olmalıydım.

Gene de Phoebe’nin iltifatları vücudum hakkında içten içe duyduğum beğeni duygularımı desteklemişti. Abartmadan söylüyorum, bana duyulacak bir beğeniyi haklı çıkarmaya yeterli bir vücuda sahiptim. Burada abartılmamış bir resmimi çizmek yersiz kaçmaz sanırım. Uzun boyluydum ama gene de yaşıma bakılırsa çok uzun sayılmazdı. Daha önce de belirttiğim benzer biçimde on beşime henüz girmiştim. Vücudum kusursuz dikliğini, ince belini, hafifliğini ve serbestliğini diğer kadınlarda olduğu gibi korselere borçlu değildi. Kendinden dalgalı, omuzlarıma dökülen ipek benzer biçimde saçlarım parlak koyu kestane rengiydi ve pürüzsüz bir cildin beyazlığını daha da vurguluyordu. Yuvarlağa kaçan oval yüzüm fazlaca pembe, fakat çizgileri zayıf ve inceydi, çenemdeki çu-kursa ters bir tesir yaratmıyordu. Gözlerim koyu siyahtı, parıltılı değil de daha çok süzgündü, yalnız bazı durumlarda anında alev aldığı söylenirdi. Özenle koruduğum dişlerim küçük, düzgün ve beyazdı. Yuvarlak, dik göğüslerim ümit vaat ediyordu.

Manavgat Masör Bayan

Manavgat Masör Bayan Kısacası evrensel güzellik arayışının en belli başlı özelliklerini taşıyordum yahut en azından adamların, hiç değilse benim tanıdıklarımın hepsinin kararları olumlu yöndeydi. Hemcinslerim de, güzellikte onları açıkça geçtiğim için beni kıskançlıkla gözden düşürmeye çalışıyorlardı. Kabul ediyorum, bu çok ağır bir övgü ama böyle ender zevk ve şansı borçlu olduğum bir görünüşe şükran duymalıydım. Yapmacık bir alçak gönüllülükle böyle değerli armağanlardan söz etmekten kendimi alıkoyamazdım. Giyinmiştim ve tüm bu cıvıl, cıvıl giysilerin, kurbanı sunmak için süslemekten öte bir şey olmadığı aklımın ucundan bile geçmiyordu.

Her şeyi safça sevimli, tatlı bayan Brown’un dostluk ve nezaketine bağlıyordum. Ayrıca kadınım paramı güven altına alma bahanesiyle, seyahat harcamalarından geriye kalan, benim koca bir hazine gibi gördüğüm bir damlacık servetime gözünü bile kırpmadan el koymuştu. En büyük pay yeni kıyafetime ilişik olduğundan kendime fazla hayranlık duymaksızın ayna karşısında geçirdiğim kısa bir süre sonrasında aşağı salona çağrıldım. Yaşlı hanımım beni selamladı, yeni giysilerimi hoşçakal giymemi diledi, üzerime çok güzel uyduğunu söylemeye de utanmadı. Aslına bakarsan, sözlerine kanmayacak kadar akıllı görünmüş olduğum hiçbir nokta yoktu. Sonrasında da beni kendi uydurması olan kuzenlerinden bir başkasıyla tanıştırdı.